29 Aralık 2009 Salı

frambuazlı-yogurt.

eğer kafanız güzelken yemek yemeye çalışırsanız siz siz olun ve sakın yogurtun içine meyve reçeli katmayı denemeyin. Ve bu meyve reçelleri kesinlikle boğazınıza takılcak şeyler olmasın(böğürtlen, frambuaz, çilek, incir vs.) yoksa sonuçları ölümcül olabilir. Çünkü yemeği yerken tutulduğunuz gülme krizi sonuçunda öksürebilir, tıksınabilir, kusabilir hatta ölebilirsiniz. Boğazınıza kaçıcak böğürtlen tanesi su içmemenize bile sebep olurken güle güle ölmenin keyfini çıkarın. Daha sonra yanınızdaki arkadaş sizi dürtükler veya odadan çıkıp gider ve siz düzelirsiniz. Müziğin eşiğine bırakıyorum siz. Ve bu şeyler yaşanmıştır kesinlikle alıntı değildir, biz denedik, yaşadık, gördük siz görmeyin, yaşamayın diye. hadi güle güle..

deniz anası.

deniz anaları görüyorum koyu kahverengi denizlerde yüzen. dalgalar çıkıyor o denizlerde üzerinde yüzen kahverengi adamları alıp götürüyor. yıkamak gerek içmeden o kavherengi denizleri.


ne diyorum lan ben..! kanka şu içine tükürdüğün kahve bardağını yıka istersen yoksa tribe girip içersin falan şimdi tamam? yada en iyisi susalımda şurdan sigarayı uzat yoksa ölücem amk.

28 Aralık 2009 Pazartesi

yazamıcak kadar sefilim.
susacak kadar da düşüncesiz.
ve ölemiyecek kadar da korkak.


beni ellerinle tut ve uzaklara salla hiç durma arkamdan gel beni takip et hayallere dalalım çimlerin üstünde uyuyup gökyüzünü izleyelim gece olsun yıldızlar kaysın peşinden koşalım düştüğü yeri görmek için istediğimiz yere işeyelim sokak kedilerini sevip köpekleriyle havlıyalım ayakkabılarımızı çıkarıp öğlen sıcağından kavrulan asfaltta yürüyelim sarı çizgilerden yürüyüp arabaları geçmek için koşalım elimizi kaldırıp havanın yönünü tahmin edelim şarkı söyleyelim bi anda hiç kimsenin bilmediği şarkıları aralarından en kötülerini seçelim bu bizim şarkımız olsun diyelim saklambaç oynayalım ağaçların arasında stadyuma gidip maç izleyelim oyunculara küfür edip holiganlara karışalım sosisli ekmek yiyip parasını ödemeden kaçalım fast food satan mekanlara gidip hardalınız varmı diye soralım eğer var derlerse al götüne sok diyelim eğer yok derlersede, eğer bir gün hardalınız olursa götünüze sokarsınız tamam mı diyip gene kaçalım polislerin kimliklerini alıp polisçilik oynayalım elimize silah alıp havaya ateş edelim gözlüklerini çalalım kro olalım amirliğe girip kanıt odasındaki herşeyi çalalım eğer esrar bulursak sarıp içelim kafamız güzel olursa çırıl çıplak ordan çıkıp elinden tutayım ve seni bize götüreyim annem belki üstümüze elbise verir ve belkide uyumamız için bir tane yastık ve başımızı yastığa koyup hiç kırpmadan kirpiklerini izlemeni isterdim beni, ben hiç sevmemiştim kimseyi böyle delicesine ben hiç kimseye seni seviyorum derken gülmemiştim ben hiç gülerken duygu dolu olmamıştım.
gülmekti hayat kaynağım ama gülerken hiç gelmezdin içimden.
seviyorum derken gülsem sonra öpsen sonra susup ağlasak sessizce gözyaşlarımız akmasa.
ve sevişmek ansızca ve sebepsizce uyuyup kalmak ağladığımız yastığın üstünde.

22 Aralık 2009 Salı


bazen gördüklerine inanır insan.
bazende görmek istediklerini görür.
seçim sadece insana ait bir şeydir.
gördüklerine yada istediklerine ait bir şey değildir.
her şey senin elindedir insan !

gördüğün rüyaya ağlamak.

Hani bir film var herkes tarafından bilinen ve beğenilen türkçe adını söylemekten yanayım çünkü ingilizcesini pek çok insan iyi bir şekilde telefuz edemiyor " bir rüyaya ağıt " yada sizin bildiğiniz isimle " requiem for a dream " anlatılan her şey size belkide güzel geliyor olabilir yada kötü bir yönünü sergiliyor olabilir hayatın.
Ama ismini kullanmak istiyorum ben sadece yani size bir rüyaya ağıtın ne demek olduğunu anlatmak istiyorum.
Monotonluklarla dolu hayatımınız sadece uyurken bizi farklı bir hayata götürmesi ne kadar garip diye düşünüyorum çünkü her gün aynı şeyleri yaparken neden rüyalarımız farklı bir hayatı yaşar gibi olur.
Sıradan bir hayat değildir yaşamak istediğiniz hayat eminim , ama genede istemediğinyaşarsın işte bu yüzden bazılarımız
pişmanlıktan fazlasını yaşar.