27 Aralık 2010 Pazartesi

Doluluk kapasitesi bilmeyen iki fırtlık hayat.

Aklının alamıcağı şeyleri yaşıcağız lafını duyduğumda daha 11 yaşındaydım. Kim o yaşta bilebilirdi ki? Şimdi ki aklım olsa tam tersini yapabilirdim diyenleri de görüyorum, belirli ve kalıplı bir hayat. Yaşadıklarını sandıkları hayaller bile kendilerine ait değiller. Yaşadıkça aklım alamıyordu. Gördükçe fazlasını istiyordu. Sanki bir açlık, bir doyumsuzluk, susuzluk gibiydi. Harika ve güzel vakit geçirmek ardından duyulan minnet ve samimi duygular, istek dışı gelişen olgular ve tanımsız cevaplar. Sanki hiç büyümücek gibi hissetsende büyüdüğünü anlamak o kadar zor olmuyor. Ama hala aklımdaki tek şey aklımın alamıcağı şeyler? Hiç durmucakmış gibi senkronize edilmiş hayatta cabasıydı. Aklın durucakmış gibi olduğunda sadece 1 saniyelik düşünme payı ver kendine ve olan olguları sıralayınca hiç birşey sana imkansız gelmicek. Hepimiz tek bir şey için burdayız. Yaşamak. Ve herkesin kendi yaşadığı bir hayatı var. Bazıları aklının alamacığı şeyleri yaşar bazıları ise sadece kendine 1 saniye verir.