20 Ağustos 2010 Cuma

pikselsiz fotoğraf makinasından kareler


Saniyenin gerisinde kaldığım hayatın parçalı bulutlu havasını soluyorum. Bir elimde meteor taşı diğerinde domates çorbası. Çamurlu yolda ki okuluma koşuyorum. Aklımdaki tek şey, ya bacaklarım yarılırda uçamazsam. Ben bir deniz kızının derisi, bir aslanın yelesi yada ölmek üzere olan ihtiyarin istekleri kadar muhteşem ve bir o kadarda tek yönlüyüm. Anlatılmayacak olanları duydu Mars. Sırt çantama atıp gezdirmeyi düşündüğüm Nuh'un kendisiydi. Gecenin cızırtısıydı davulcunun tokmağı. Alnımızdaki yazı ilahi bi gücün ölürken ağzından çıkanlardı. Biz sayılarla ve kelimelerle sevişen eli organında, kafatasını satmaya hazır insanlarız. Ramazan bayramınız tamamen yalan bi mübarekten oluşan aylik kısır döngü. Elinizi üstümden çekin ve beni ayırgaçla boğun.